باب
تحريم ضرب
الخدود وشق
الجيوب
والدعاء بدعوى
الجاهلية
44- YANAKLARA
VURMANIN, YAKALARI YIRTMANIN VE CAHİLİYE DAVASINI GÜTMENİN HARAM KILlNDIĞI BABI
165 - (103) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
معاوية. ح وحدثنا
أبو بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
أبو معاوية
ووكيع. ح
وحدثنا ابن نمير.
حدثنا أبي.
جميعا عن
الأعمش، عن
عبدالله بن
مرة، عن
مسروق، عن
عبدالله، قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"ليس منا من ضرب
الخدود. أو شق
الجيوب. أودعا
بدعوى الجاهلية".
هذا حديث
يحيى. وأما
ابن نمير وأبو
بكر فقالا"
وشق ودعا"
بغير ألف.
[:-281-:] Bize Yahya b. Yahya tahdis etti.
Bize Ebu Muaviye haber
verdi. (H) Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe de tahdis etti. Bize Ebu Muaviye ve Vekl' tahdis etti. (H) Bize İbn Numeyr de tahdis etti. Bize babam
tahdis etti. Hepsi A'meş'den,
o Abdullah b. Murre'den, o Mesruk'tan,
o Abdullah'tan şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yanaklara vuran
yahut yakaları yırtan ya da cahiliye davasını güden bizden değildir. "
Bu (rivayet) Yahya'nın
hadisi (rivayeti) dir. İbn Numeyr ve Ebu Bekr
ise (rivayetlerinde) elif kullanmaksızın (yani veya yerine ve olarak):
"Yaran ve dava güden" demişlerdir.
Diğer tahric: Buhari, 1297, 1298, 3519;
Nesai, 1859; İbn Mace, 1584; Tuhfetu'l-Eşraf, 9569
NEVEVİ ŞERHİ: "Bize Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe de tahdis etti"den itibaren
senedin sonuna kadar adı geçer ravilerin hepsi Kufelidir.
"el-Kantari" Beredan kantarasına nispettir. Burası da Bağdat'taki bir köprüdür.
(2/109)
"Ayılınca
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in kendisinden beri olduğu şeyden
ben de beriyim" ibaresini bu şekilde kaydetmiş bulunuyoruz. Asıllarda da
burada olduğu gibi: "(k.): Şeyden" şeklindedir ve bu da sahihtir.
Yani ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml'in
kendisinden beri olduğu o şeyden beriyim, uzağım, demektir.
166 - (103) وحدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير. ح وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعلي
بن خشرم،
قالا؛ حدثنا
عيسى بن يونس،
جميعا عن
الأعمش. بهذا الإسناد.
وقالا: "وشق
ودعا".
[:-282-:] Bize Osman b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Cerir tahdis etti. Bize İshak b.
İbrahim ve Ali b. Haşrem de tahdis
edip dediler ki: Bize İsa b. Yunus haber verdi. Hepsi A'meş'den
bu isnad ile hadisi rivayet ettiler ve:
"(Yakaları) yaran ve (cahiliye davasını) güden" dediler.
DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Hadis muttefekun aleyhdir. Buhârî onu «Kitâbü'l-Cenâiz» ile «Kitâbü'l-Menâkib» da, Tirmizi Nesâî ve İbni Mâce'de
«Kitâbü'l-Cenâiz» de tahric etmişlerdir.
«Bizden
değildir» cümlesinden muradın: Bizim yolumuzda değildir demek olduğunu az
yukarıda görmüştük. Çünkü ehl-i sünnete göre günah
işlemek bir mu'mini dinden çıkarmaz. Günahın helâl
olduğuna i'tikad ederse dinden çıkar.
Kirmanı
diyor ki: «Bu cümle tağliz
içindir. Ancak «cahiliyet dâ'veti» haramı helâl i'tikad etmek ve Allah'ın kazasına teslim olmamak gibi
küfrü mucib bir şeyle tefsir olunursa o zaman bu nefi hakikat olur.»
Cahlliyetden murad: İslâmdan evvelki fetred devridir.
Cahiîiyet da'veti: harb için yardıma çağırmaktır. «Cahiliyyet devrinde araplar harbedecek olurlarsa bütün kabileleri dolaşır ve: «Ey filân
oğulları!» diye bağırarak onları harbe da'vet
ederlerdi. Kabile —zâlim bile olsa — yardım ederlerdi.
İslâmiyet bu âdeti yıkmıştır. Hz. Câbir (Radiyallahu anh) 'dan rivayet edilen bir
hadise göre bir zât şaka ederek ensardan birine
dokunmuş. Ensari buna fena halde içerleyerek kavga
etmişler ve Ensarî; «Yetişin ey Ensar!»
muhacirde: «Yetişin ey muhacirler» diye harb da'vetinde bulunmuşlar. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
yanlarına çıkarak :
«Bu
câhiliyet da'veti ne
oluyor?» demiş, sonra kavgalarının sebebini soruşturmuş; muhacirin şakadan
dokunması olduğunu anlayınca: «Bırakın onu! Çünkü o çirkin bir şeydir...» buyurmuştur.
Kaadî Iyaz'a göre
cahiliyet da'veti: Yas ederek ağlamak, ölünün
iyiliklerini sayarak ağlamak gibi şeylerdir.
Başına
bir belâ gelince yanaklarına vurmak, yakalarım yırtmak, yüzünü tırmalamak, vay
helakim, vay başıma gelenler... gibi feryadlarda bulunmak câhiiiyet
âdetlerindendir. Hadisde yanakların zikredilmesi
ekseriyetle onlara vurulduğu içindir. Yoksa vücudun sair yerlerine vurmak da
aynı hükümdedir; ve hepsi haramdır.
Bu
hadisde üç şey zikredilmiş ve bunlar birbirlerine (yahud) ma'nasına gelen «ev» edâtiyle atfolunmuşlardır.
Binaenaleyh nefi bunların ayrı ayrı
her biri ile hasıl olacak demektir. Vakıa rivayetlerin
bâzısında «ev» yerine atıf harflerinden «ve»
kullanılmıştır. Bu edat mutlak surette cemi' için olup tertibe filân delâlet etmezse
de burada o, «ev ma'nasında kullanılmıştır
.Zira bir hadisin iki rivayetinden biri «ev» diğeri «ve» ile gelirse
«ve= ye de «ev» manası verilir.